
2024 Yılı Biterken
December 16, 2024Bizim Hikayemiz
Karahantepe kazılarını destekleme fikrimiz, ilk kez 2018 yılı ekim ayında büyük bir kısmı Dünya Mirası Gezginleri Derneği üyesi olan yurtiçi ve yurtdışında onlarca ülke, yüzlerce miras görmüş 30 kişilik arkadaş grubunun Prof.Dr.Necmi Karul başkanlığında bölgeye yapılan 4 günlük bir ziyaretle başladı.
Gezi fikri Celal Çınar Akata’dan çıkmıştı. Celal bey kazı başkanı Prof. Dr.Necmi Karul ile Aktopraklık kazılarından arkadaşlardı Göbeklitepe’yi bir çoğumuz daha önce görmüştük fakat Karahantepe hakkında hiç bir bilgimiz yoktu. Necmi hoca “Karahantepe’de kazılar başlayınca, Göbeklitepe’yi daha iyi anlayacak ve hem ülkemiz hem de dünya ölçeğinde önemli keşifler olacağını belirterek Bunu kazı öncesi görenler arasında olacağımızı ve bu geziden çok mutlu olarak ayrılacağımızı söyledi”.

Gezimiz Gaziantep Zeugma Müzesi ve Şanlıurfa Arkeoloji Müze’si ile Balıklıgöl etrafını ziyaretle başladı. Gezide rehberimiz bir dönem Şanlıurfa rehberler odası başkanlığı’nıda yapmış olan Müslüm Çoban idi Gezimizin ikinci günü sabah erkenden Göbeklitepe ziyaretimiz ile başladı. Burada bizi güzel bir sürpriz bekliyordu. Uzun süre Klaus Schmidt ile birlikte çalışan, Göbeklitepe araştırma ve kazı koordinatörü ve Alman Arkeoloji Enstitüsü araştırma görevlisi Dr.Lee Claire karşıladı. Claire bize kazının en başından bu güne kadar ki serüvenini, Klaus’un gayretlerini anlattı ve bulunan figürlerin anlamlarını çözme gayreti içinde olduklarından bahsetti. Hepimiz açığa çıkan 12 adet ve 15 tonu bulan ağırlıkları boyları 1,5 ile 6 metre yükseklikteki T biçimli sütunların üzerlerindeki sembolleri gördüğümüzde çok etkilendik.
Necmi Hoca’mız da aralarda bazı detayları açıkladı . 2011 Yılında Unesco Dünya Mirası Geçici Listesine alınan Göbeklitepe’nin 1 Temmuz 2018 tarihinde Bahreyn’de yapılan toplantıda 18’nci varlığımız olarak kalıcı listeye girmesinin mutluluğu ile bu süreç hakkında bize değerli bilgiler verdi.

Sonrasında merakla beklenen Karahantepe’ye doğru yol aldık. Yaklaşık 60 Km lik mesafeyi 1 saat civarında tamamladık. Yolculuk esnasında rehberimizden bölge hakkında güzel bilgiler edindik. Bölgeye büyük zarar veren taş ocaklarını geçip Karahantepe’ye ulaştık. 1997 yılında ilk keşfi yapılan bölgeyi gönüllü olarak koruyan Mehmet Can ve ailesi mekana çok yakın olan evlerinde bizi karşılayıp çay ikramında bulundular. Ailenin yaşları küçük olan genç kızları ve bugün bölgenin Valilik adına koruma görevini üstlenen İsmail Can ile tanıştık. Mehmet bey bize burada yaşadığı ilginç olayları, definecilerin talan girişimlerine karşı nasıl direndiklerini anlattı . Çaylarımızı içtikten sonra yaklaşık 10-15 dakika süren bir yürüyüşle höyüğün en tepe noktasına ulaştık. Kireç taşından yapılan T sütunların bazılarının başları görünmekteydi. Hoca sayılarının 250 üzerinde olduğunu ve ayrıca etrafta yerleşim mekanlarının izleri bulunma ihtimalinin çok yüksek olduğundan bahsetti. Bir an için gözlerimizi kapattık ve kendimizi 12.000 Yıl öncesine bir yolculuk yaptık Çok huzur veren bir konumdaydık. Necmi hoca bize “Bölgedeki insanların son avcılar, ilk toplaycılar olduğunu ve bu kazının sonuçlarının ezberleri bozacak nitelikte olduğunu” söyledi.
Hatıra fotoğraflarımızı çekip tekrar Mehmet beyin evine gittik Orada bizi çok güzel bir sürpriz beklemekteydi. Hanımların hazırladığı sofrada yöresel lezzetleri tadıp yolumuza devam ettik.
Gezimiz, bu zamana kadar olanlardan çok farklı idi. Çoğumuz Neolitik kavramı ile yeni tanışıyor ve bu coğrafyanın büyük dönüşümüne şahit oluyorduk.
Güzel anılarla gezimizi tamamladık. Kurduğumuz WhatsApp grupları ile paylaşımlarda bulunduk ve hafızamızı hep güçlü kıldık. 2019 Yılında Necmi hocamızın başkanlığında kazılara başlamış ve ilk heyecan veren bulgular ortaya çıkmıştı ki; tüm dünyayı derinden etkileyen pandemi salgını ülkemizde de görünmüştü. Değil gezmek, kazı alanlarına gitmek, çoğumuz evlerimizden dahi çıkamaz olduk. Bu sürecin tek faydası hocalarımız belki hayatlarında yazmadıkları kadar makaleler yazdılar, sosyal medya platformlarında online seminerler, sempozyumlar ile geniş kitlelere ulaşıp Göbeklitepe, Karahantepe ve çağdaş tepelerin tanıtımlarını yaptılar ve biz de bunlardan çok nasiplendik.

Gezimizde Celal bey ile uzun yıllara dayanan yakın dostlukları süresince bir çok derneklerde güzel çalışmalar yapan aynı zamanda Necmi hocamızıda yakından tanıyan arkadaşı Servet Harunoğlu da bizimle birlikteydi. Servet bey yılların verdiği tecrübesi ile aile çevresi, Boğaziçi Üniversitesinden dönem arkadaşları, çalışma ve sosyal hayattan tanıdığı, her biri konularında uzman değişik meslek gruplarından ancak hepsinin ortak noktası ülke sevdası, ve kültür aşkı olan bir gruba öncülük edip Kararantepe Araştırmalarını Desteklemek amacı ile bir dernek kurma fikrini ortaya attı. Yapılan toplantılar sonucunda tam 1 yıl önce kısaca K.A.D.D. olan Karahantepe Araştırmalarını Destekleme Derneği kuruldu. Dernek resmi prosedürleri tamamlayıp çalışma komitelerini seçtikten sonra Başkanımız Servet bey 2022 Eylül ayında 4 gün sürecek bir gezi planladı. Gezimiz Karahantepe’nin yanı sıra Göbeklitepe, Çakmaktepe ve Sayburç kazı alanlarını da kapsamaktaydı. Bazı üyelerimiz ve Servet beyin davet ettiği, derneğimize katkı sağlaması planlanan dostlar ile 20 kişi olarak yola çıktık. Rehberliğimiz Şanlıurfa Turizm A.Ş Genel Müdürü Mehmet Uncu üstlendi. Bu gezimizin detaylarını gezi notlarımızda bulabilirsiniz.
Kazı sezonunun son günleri olmasına rağmen, kazı ekibindeki arkadaşların yaz güneşi altında, toz toprak içinde bir nakış işler gibi toprağı milim milim işlediklerini ve zamanı binlerce yıl geriye nasıl götürdüklerini, yaptıkları işe büyük bir aşk ve tutku ile bağlı olduklarını gördük. Kazılarda sadece Türk arkeologlar yoktu. Farklı ülkelerden gelen bilim insanları ve arkeologlar sonuçları birbirleri ile büyük bir heyecanla paylaşmanın mutluluğundaydılar.
Bu gezimizin sonunda şunu çok iyi anladık ki; Paleolitik Çağ’dan Neolitik Çağ’a geçişin son avcılar ile ilk toplayıcılar bu coğrafyada yaşamışlardı. Tüm sürecin bizim topraklarımızda olması hepimiz için çok büyük bir gurur kaynağı oldu. Tek tek Dağları’nın eteklerinden milli parkı içine alan 100 km² lk bir alan içinde M.Ö 9.600 ile M.Ö 8.400 yılları arasında kesintisiz yaşamın olduğu bu bölgede önce 12 sonra 18 tepe olarak açıklanan höyüklerin sayıları gittikçe artacağa benzer. Alan büyük yapılacak çok iş var Düşünebiliyormusunuz ? Karahantepe’de alanın ancak %3 lük bir kısmı kazıldı ve ortaya bu harika sonuçlar çıktı.

Neden Karahantepe’yi hedefimize aldığımızı bu gezinin sonunda tekrar anladık Hiç bir siyasi amaç gütmeyen, sadece bilim, tarih ve kültür meraklısı aynı zamanda, Mezopotamya’ya tarih öncesine, bu kadim toprakların hikayesine odaklanmış bir Sivil Toplum Örgütü olarak bu heyecanla yola çıktık. Yol hikayemizi web sayfamız ve sosyal medya hesaplarımızı takip ederek izleyebilirsiniz.